Türkiye Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 79. yıl dönümünde üniversitemizde gerçekleştirilen çeşitli programlarla anıldı.
Eğitim Fakültesi Mavi Salonda gerçekleştirilen programda Üniversitemiz Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğrencileri tarafından Atatürk’ün sevdiği türküler ve şarkılar seslendirildi. Programa Vali Ali Arslantaş, 3. Ordu Komutanı Org. İsmail Serdar Savaş ve eşi Nesrin Savaş, 3. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümg. Mehmet Özoğlu, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. İlyas Çapoğlu, üniversitemiz üst yönetimi, kurum müdürleri, öğretim elemanları, öğrenciler ve davetliler katıldı.
Şef İlhan Akdeniz yönetiminde “Yemen Türküsü”, “Çalın Davulları” “Zobalarında Guru Da Meşe Yanıyor Efem” başta olmak üzere Atatürk’ün sevdiği şarkı ve türküleri seslendiren çok sesli koroya salondakiler hep bir ağızdan eşlik ederken, programın sonunda sahneye konulan Zeybek gösterisi, konseri dinlemeye gelenler tarafından büyük bir beğeni ile izlendi.
Basın Yayın ve İletişim Kulübünden Atatürk’ü Anma Programı
Basın Yayın ve İletişim Kulübü tarafından gerçekleştirilen Atatürk’ü Anma Programında ise Mustafa Kemal Atatürk döneminden bu yana tartışıla gelen bazı konular ele alındı. Programın açılış konuşmasını yapan Basın Yayın ve İletişim Kulübü Akademik Danışmanı Doç. Dr. Necdet Tozlu, Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisini milletine adayan, eşsiz bir lider ve mümtaz bir devlet adamı olduğunu kaydederek, “Bir imparatorluğun küllerinden yepyeni ve güçlü bir devlet doğmasına önderlik eden büyük bir komutanın anısını taze tutmak, o komutanın emanetine sahip çıkmak ve hatırasını yaşatmak için toplanmış bulunuyoruz” dedi.
“Her millet büyük evlatlarının hatırasını canlı tutmak ister, onları muhtelif vesilelerle genç kuşakların muhayyilesinde yaşatmaya çalışır” diyen Doç. Dr. Tozlu, bazı milletlerin suni kahramanlar oluşturarak bunu gerçekleştirmeye çalıştığını, ancak Türk Milletinin her devirde bu tür kahramanlar yetiştirdiğine vurgu yaptı.
Doç. Dr. Abdulkadir Gül ise, Cumhuriyetin Kuruluşundan bu yana alfabenin değiştirilmesi ve hilafetin kaldırılması ile ilgili tartışmaların süregeldiğini anımsattı. Geçmişten bu yana dini konularda tartışmalar olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Gül, şu ifadeleri kaydetti: “13. yüzyılda İbn-i Teymiye’nin görüşleri, 15. yüzyılda İmam Birgivi, 17. Yüzyılda Kadızadeler, 18. Yüzyılda Vehhabilik ve Abdülhamit döneminde İslam ve İslam anlayışının neden terakkimizi engellediği ileri sürülen fikirler tartışılmıştır. Hilafet, din, laiklik konuları Mustafa Kemal Atatürk dönemiyle ilgili bir konu olmayıp, geçmişi olan, üzerine çok kafa yorulan bir konudur. Mustafa Kemal Atatürk’ün bir inkılabıdır diye sıkıştırıldığı zaman tarihi gerçeklerle çok bağlantı kuramayız.”
Atatürk döneminde kapatılan dini kurumların yerine yenilerinin kurulduğunu anımsatan Doç. Dr. Gül, Latin alfabesine geçişte doğru bilinen bazı yanlışın olduğunu kaydetti. Osmanlı Türkçesinin, alfabe olmadığını, sadece bir yazı tarzı olduğunu anlatan Doç. Dr. Gül, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: “Osmanlı alfabesi yazı tarzıdır. 11 çeşittir ve dönemlere göre kullanım tarzı vardır. Örneğin sesli harfler kullanılmaz. Murat yazdığınız zaman biri bunu ‘mürt’ diye okuyabilir, ‘mort’ okuyabilir, ‘Murat’ diye okuyabilir. Bunlar çok farklı anlamlara geliyor. Mürt bir gayrimüslimin ölümüne verilen isimdir, Murat bir şahıs ismidir. Osmanlıca bir harf üstünden okunmaz bir kelime üstünden okunur, bu kadar karmaşıktır.”
Alfabe ile ilgili değişikliklerin Mustafa Kemal Atatürk dönemi öncesi de gündeme geldiğini ve 2. Abdülhamit Han’ın Latin Alfabesine geçmeye yönelik çalışmaları olduğunu belirten Doç. Dr. Gül, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Latin alfabesi ile insanlar çok kısa sürede okuma-yazma öğrenmiştir. ‘Cahil kaldık’ tabiri doğrudur, çünkü bir toplumda alfabenin değişmesi çok normal bir durum değildir. Bunun getireceği toplumsal, kültürel kopuşlar olacaktır, bunu kabul etmek lazım. Ancak Osmanlı toplumunda okuma-yazma oranı yüzde 4-5 civarındadır. Bunun çoğunluğu da şehirli ve şehirlerdeki gayrimüslimler ve bürokratlardan oluşmaktadır. Bu açılardan bakıldığı zaman alfabenin değişmesi bizler açısından çok önemlidir. “
Programda Eğitim Fakültesi öğrencileri tarafından Atatürk’ü konu alan şiirler okunurken, Gençliğin Atatürk’e cevabını içeren metin sahneye çıkan öğrenciler tarafından hep bir ağızdan okundu.
Program Atatürk’ün sevdiği şarkı ve türkülerin seslendirmesi ile sona erdi.